Kahveyle ilgili sohbetlerde ya da tadım notlarında “Bu kahvenin gövdesi güçlü” veya “Oldukça hafif gövdeli bir içim” gibi cümlelerle karşılaşmış olabilirsiniz. Peki bu “gövde” dediğimiz şey nedir? Kahvenin bir ağırlığı mı olur? Tattığımız kahvede gövdeyi nasıl hissederiz?
Gelin, kahvede gövdenin ne anlama geldiğini ve fincanda nasıl deneyimlendiğini birlikte keşfedelim.
Gövde, kahvenin ağzımızda bıraktığı dokusal hissi ve yoğunluğunu tanımlar. Diğer bir deyişle, kahveyi içerken ağzınızda yarattığı “ağırlık” veya “doluluk” hissidir.
Gövde = Tat değil, his Süt gibi yoğun mu? Su gibi hafif mi? İşte bu hissi tarif eden şey, kahvenin gövdesidir.
Kahvenizi içerken sadece aromaya değil, dilinizin üzerinde ve damağınızda bıraktığı hisse odaklanın.
İşte bu farklılık gövdeyle ilgilidir. Aynı tat profiline sahip iki kahve, biri kalın gövdeli diğeri ince gövdeli olabilir.
Gövde sadece çekirdeğin değil; işleme, kavurma ve demleme gibi birçok faktörün sonucudur:
Demleme Yöntemi | Gövde |
French Press | Yüksek (filtre yok, yağlar korunur) |
V60 / Chemex | Orta–düşük (kağıt filtre gövdeyi süzer) |
Espresso | Yoğun ve gövdeli |
Cold Brew | Kalın ve yumuşak gövde |
Kahve tadımında genellikle şu şekilde sınıflandırılır:
Çünkü gövde, kahvenin lezzetinin sadece tat değil, dokusal bir deneyim olduğunu hatırlatır.
Kahvede gövde, sadece ne içtiğinizi değil, nasıl içtiğinizi de etkiler. Tatlar uçar, ama gövde damakta kalır. Eğer kahvede his arıyorsanız, gövdeyi tanımayı öğrenin.
Unutmayın: Bir kahve sadece aromasıyla değil, dokusuyla da sizi etkiler. Gövde; lezzetin ağırlığıdır.