Sabahları bir espresso shot’ı almak gibi bir zevkiniz var mı? Gününüzü başlatan o zengin tat patlaması? İşte bu küçük sihirli fincanın arkasında bir hikaye var. Bir icat, bir tutku ve espresso kahvesi deneyimimizi sonsuza dek değiştiren hareketli bir İtalyan şehriyle ilgili bir öykü.
Bir sonraki yudumunuza başlamadan önce, 19. yüzyılın sonlarında Torino’ya bir yolculuğa çıkalım ve espresso’nuzun arkasındaki görünmeyen kahraman olan Angelo Moriondo’yu tanıyalım.
Bu hikayeden sonra sabah kahveniz asla aynı tadı vermeyecek.
Torino’nun Kahve Kültürüne Genel Bakış
Hayal edin, bir yüzyıldan daha uzun bir süre önce Torino’da yürüyorsunuz. Her yerde taze kahve kokusu alıyorsunuz.
O dönemde Torino çok hareketli bir şehirdi. Birçok fabrika ve iş yeri vardı. Bu yüzden, kafe olarak bilinen kahve dükkanları oldukça popülerdi.
Bu yerler sadece sıradan kahve dükkanları değildi; büyük tavanlara, parlayan ışıklara ve rahat koltuklara sahip lüks mekanlardı. İnsanlar buraya sadece kahve içmeye değil, sohbet etmeye, iş yapmaya veya sadece dinlenmeye gelirlerdi. Eğlenceli bir yerdi.
Kahve kendisi de özel bir yere sahipti. Torino’nun favori içeceği bicerin vardı. Kahve, çikolata ve süt karışımı olan bu içecek, hem lezzetli hem de katmanlı görünümüyle çok beğeniliyordu.
Dahası, Torino diğer İtalyan şehirlerinden biraz farklıydı.
Torino’da genellikle kahve dükkanlarında kadın gruplarını görürdünüz, sohbet ederken eğlenirlerdi. Diğer yerlerde bu pek yaygın değildi. Bu da Torino’nun yeniliklere ve değişikliklere açık olduğunu gösteriyordu.
Bu hareketli ve eğlenceli kahve dünyasında, Angelo Moriondo adında bir adam büyük bir fikirle ortaya çıktı.
Kahveye olan bu sevgiyi gördü ve onu daha iyi ve hızlı bir şekilde yapmanın yeni bir yolunu düşündü.
Angelo Moriondo’nun Erken Yaşamı
Angelo Moriondo, Torino’nun kalbinde doğdu. Saygın bir ailenin çocuğu olan Angelo, girişimcilik ruhunu yakından tanıdı. Ailesinin işlettiği bir otel vardı ve genç bir çocuk olarak Angelo, çeşitli müşterilerin gelişlerini ve gidişlerini gözlemleyerek büyüdü.
Otel, sadece bir işten daha fazlasıydı; geniş bir dünyaya açılan pencere gibiydi. Seyahat edenlerin uzak yerlerden getirdikleri hikayeleri ve yerel iş insanlarının en son girişimlerini konuşmalarını dinleyerek büyüdü.
Bu maruz kalma, onda bir merak ve yenilikçilik yeteneği oluşturdu.
Ama iş sadece iş ile ilgili değildi.
Angelo’nun kahveye olan sevgisi kişiseldi. İster otelin misafirlerine sabah kahvesi olsun, ister günün işlerinden kısa bir molayı işaretleyen öğleden sonra kahvesi olsun, kahve hayatının ayrılmaz bir parçasıydı.
Bu erken deneyimler ve Torino’nun canlı kahve kültürüne olan daldırması, Angelo’nun sonraki çabalarına zemin hazırladı.
O sadece bir gözlemci değil, aynı zamanda katılımcıydı; şehrin kahveseverlerinin ihtiyaçlarını, arzularını ve tercihlerinin bir kısmını emdi.
Bu elden deneyim, kahve dünyasını devrim niteliğinde bir şekilde değiştirme yolunda çok değerli olacaktı.
Büyük Sergi Bağlantısı
1884 Büyük Sergisi sadece sıradan bir etkinlik değildi; bu, HER şeydi. Bugün Dünya Fuarları'nı düşünün, şehirler tüm ihtişamını sergiler.
Şimdi Torino’daki sergiyi hayal edin. Ziyaretçi akınıyla şehrin kahve talebi patladı.
Kafelerdeki baskı gerçekti.
Tam da bu an, bu kesin baskı (şaka bir yana!) Moriondo’yu yenilikçi düşünmeye itti.
Kaosun içinde bir fırsat gördü, doldurulması gereken bir boşluk – daha iyi ve daha verimli bir kahve makinesine duyulan ihtiyaç.
Daha İyi Bir Kahve Makinesine İhtiyaç
Bugün kahvemiz birkaç dakikadan fazla sürerse şikayet etsek de, o zamanlar beklemek gerçek bir sorun teşkil ediyordu. Demleme yöntemleri, aromatik ve geleneksel olmasına rağmen, zahmetli ve zaman alıcıydı.
Angelo, bu günlük tiyatronun ön sıralarında oturarak, halkın sabırsızlığının nabzını hissetti. O derin, zengin kahve tadını uzun beklemeler olmadan almak için bir yol olmalıydı. Ve gerçekten bir yol buldu!
İlk Espresso Makinesinin İcadı
Angelo Moriondo etrafa bakındı ve bir problem gördü. O dönemde kahve yapmak uzun zaman alıyordu. Favori içeceğinizin hazırlanmasını beklerken ne kadar uzun sürdüğünü hayal edin. İşte o zamanlar insanlar böyle hissediyorlardı.
Her fincan yavaşça hazırlanıyordu ve özellikle Büyük Sergi gibi yoğun etkinliklerde, kahve dükkanlarındaki kuyruklar giderek uzuyordu.
Bu durum Angelo’yu düşündürdü. Kahve yapmanın daha hızlı bir yolu olamaz mıydı? Herkese favori içeceğini daha hızlı şekilde sunan bir yol? Bu fikir aklında olduğu için, çalışmaya başladı.
Bir makine geliştirdi, ilk kez. Bir seferde bir fincan yerine, birçok fincanı hızla yapabiliyordu. 1.5 bar buhar basıncı ile, buhar ve kaynar suyu öğütülmüş kahve üzerinden zorlayarak, hızlı ve yoğun bir shot veriyordu.
Bu sadece bir evrim değil, bir devrimdi. Bu yöntem, çok daha kısa sürede güçlü ve lezzetli bir içecek yaptı. “Espresso” adını verdi çünkü İtalyanca’da bu “hızlı” anlamına geliyor.
Moriondo’nun buharlı makinesini ilk gören insanlar şaşkına döndü.
Farklı görünüyor ve daha önce gördüklerinden farklı çalışıyordu. Ve en iyi kısım? Moriondo’nun makinesi harika kahve yapıyordu, hızlıca!
Angelo’nun espresso kahve makinesi icadı sayesinde, insanlar kahvelerini hızla alabiliyor ve sevdikleri zengin tatları keyifle içebiliyordu.
Patentin Önemi
Şimdi, icatlar gelir ve gider. Ama patentli olanlar mı? Onlar kalıcıdır.
Moriondo patentini aldığında, sadece fikrini korumakla kalmıyordu; kahve tarihine bir işaret koyuyordu. O dönemdeki patentler karmaşık işlemlerdi, icadın önemini ve benzersizliğini belirtiyordu.
Moriondo’nun icadı ve patenti, kahve yapımının sonsuza dek değiştiğini ve espresso makinesinin doğduğunu gösteren bir belgedir.
Neden Moriondo Bugün Daha Ünlü Değil?
Tarihin büyük dokumasında, bazı kahramanlar parlak bir şekilde ışıldarken, bazıları gölgede kalır. Moriondo sonuncusuydu. Topu yuvarladı, ama onu çatılardan duyurmadı.
Genellikle, bir fikri kitlelere pazarlayanlar dikkat çeker. Ve espresso dünyasında, bunlar Luigi Bezzera ve Desiderio Pavoni gibi kişilerdi.
Ama bilge olanlar için, Moriondo orijinal espresso ustası olarak kalır.
